Balıkesir Mehmetcik İlköğretim Okulu "Teknoloji Ve Tasarım Dersi Tanıtım Sayfası" adlı sayfamızın Balıkesir Mehmetcik İlköğretim Okulu ile hiç bir şekilde resmi bağlantısı yoktur. Sadece Teknoloj ve Tasarım dersi konusunda bilgilendirme amaçlı Resmi Olmayan bir sayfadır.Sayfa Eyyüp YILDIRMIŞ tarafından oluşturulmuştur. tektas1959@mynet.com

11 Şubat 2010 Perşembe

KAZ DAĞLARI - Çiçeklerin Adını Bilmiyordum, Utandım!


KAZ DAĞLARI - Çiçeklerin Adını Bilmiyordum, Utandım!
Zati ERBAŞ

Kaz Dağları:
1. Gün Otobüs terminaline ütü yüzü görmemiş gömlek gibi buruşmuş bir dizle indiğimde, canımın acısını güneşi görmüş kedi yavruları gibi gerinerek azaltmaya çalışıyorum. Gelişimizi izleyen garaj personelinin neci olduğumuza ilişkin konuşmaları ortamı gererken rehberimizi arıyorum etrafta. Tek aykırı tip, şapkalı, asker botu giymiş belinde bıçak taşıyan biri, yaklaşıyor, “Hoş geldiniz” diyor, “Fatin Bey”. İsmimin zor hatırlandığını biliyorum, rehber yanıltmıyor beni, düzeltiyorum: Zati; olmadı bir daha. Asıl rehber İbrahim Milli Parklara gittiği için bizi Tan karşılıyor. İngiltere´de eğitim gördüğünü, müzisyen olduğunu bir çırpıda öğrenip, kenarda duran az konuşan Mehmet’e takılıyor gözüm. İbrahim gelince patikaların kaybolduğunu, bize yardımcı olmak üzere geldiğini anlatıyor. Mehmet 38 yıldır burada yaşadığını, 7 yaşından beri çobanlık yaptığını, çocuklarını, geçim derdini anlatıyor, ben sordukça. Sabırsızca ne zaman gideceğimizi soruyor herkes, hava sıcak; şehrin dışına doğru giden stabilize yolu izleyerek uzaklaşıyoruz. Kanyona girmeden ısınmış kaslarımızı geriyor, ilk engel dereyi aşıp yürüyüşümüze başlıyoruz. Dik bir çıkışla kanyonun kenarındaki patikayı izleyerek ilerliyoruz; İbrahim çevredeki kalıntıları anlatıyor bir yandan, denizi arkamızda bırakıp dağların arasında kayboluyoruz. Saatler süren yolculuğun yorgunluğunu göz kapaklarımda hissetmeme rağmen gözlerime giren ter damlaları beni uyanık tutuyor. Dik bir yarın kıyısından kanyonu izleyerek devam eden yürüyüşümüz kanyonun kıyısından tek çıkış olan bir geçitte sona eriyor. Yorgunum, öğle yemeği molası imdadıma yetişiyor, esmer ekmek, peynir, kendime geliyorum. Tan, ağaçların arasında dinlemiş bir karacanın yattığı yeri ve özelliklerini anlatıyor; izleri okumayı öğreniyorum. Havanın sıcak oluşu su stokumuzun tükenmesine yol açıyor. Ağlayan çam yıllar öncesinin büyük yangınının izlerini hâlâ taşıyor, üstünde keskin bıçağın izi gibi bir yıldırım iziyle beraber. Uzun zamandır kullanılmayan orman yolunu izleyerek uzaklaşıyoruz ağlayan çamın gölgesinden (büyük yangından kurtulabilmiş şanslı ağaçlardan biri olan çamın yangın olduğu zamanlar göz yaşı döktüğü söyleniyor). Kamp yerimiz gürültüyle akan bir derenin kenarı; suyun berraklığı başımı döndürüyor. Yemekte bulgur pilavı, yorgunluk, kuş sesleri, oksijen, gitar sesi, bir duble de rakı var. Yattığım yeri çok beğeniyorum, deliksiz bir uykuyu uzun zamandır ilk kez tadıyorum.

0 yorum: